Bir Tasarımcı Olarak Stresle Başa Çıkmak
Dünya stresli bir yer. Sanırım bu yüzden stresle başa çıkma konulu yüzlerce makale bulabilirsiniz. Hepsi de mükemmel tavsiyeler veriyor. Sorun şu ki hepsi aynı şeyden bahsediyor. İyi yemekler yiyin. Egzersiz yapın. Güzel uyuyun. Bunların hepsi genel tavsiyeler. Peki freelance tasarımcıların yaşadığı streslere özel tavsiyeler var mı?
Eğer zaman zaman kendini stresli hisseden bir tasarımcıysanız, bu makale tam size göre.
1. Yaklaşan Sunum İçin Endişe Duymak
Problem: Yaklaşan çok büyük bir sunumunuz var. Çalışmanız insanların gözlerinin önünde olacak. Siz de. Ama siz topplum içinde konuşmaktan hiçbir zaman hoşlanmadınız, yalnızca birkaç insan olsa bile. Bütün haftanızı sunumunuzun nasıl geçeceği konusunda endişelenerek geçirdiniz. Aptalca göründüğünüz milyonlarca senaryo kafanızda döndü durdu.
Neler Oluyor: İnsanlar, başkaları tarafından yargılanmak konusunda inanılmaz hassaslar. Sunum yapmak, psikologların “evrim kaygısı” diye adlandırdıkları bir durum yaşamanıza sebep olabilir ve önemli bir toplantı veya bir sunumda, insanların önüne çıkmanız farklı etkiler ortaya çıkarabilir çünkü kendi başınıza olduğunuz zamandan farklı davranacaksınız.
Çözüm: Performansa değil, öğrenime odaklanın. Araştırmalar gösteriyor ki, eğer mükemmel bir performans sergilemeye odaklanıyorsanız muhtemelen iğrenç bir iş çıkarıyorsunuzdur. Yani “Mükemmel bir sunum yapmalıyım” düşüncesini kafanızdan çıkartın. Onun yerine “Sunum yapma konusunda çok şey öğreneceğim, bu benim için harika bir şans” diye düşünün. Bu şekilde düşünmek sizin daha rahat olmanızı ve işler kötü giderse daha az etkilenmenizi sağlayacaktır. Az önceki durumun tersi olarak da, muhtemelen tasarımınızı çok daha güzel sunacaksınız.
2. Negatif Dönüş Almak (Müşterinizden, Patronunuzdan Veya Arkadaşlarınızdan)
Problem: Birine tasarımınızı gösteriyorsunuz ve tasarımınızla ilgili en az 50 yanlış şey gösterdikten sonra, beğendiğini söylüyor. Kalbiniz kırılıyor. Bütün o uğraşlarınız, kendinizi bir çöp gibi hissetmek içinmiş.
Neler Oluyor: Negatif bir geri bildirim sizi ne kadar strese sokuyorsa, muhtemelen tasarım oyununa daha yeni girdiniz. Çalışmalar, deneyimsiz insanların, kariyerlerinin başlarında daha çok, pozitif yorumlar almak istediklerini, çünkü bu şekilde kendilerine daha çok güvenebileceklerine inandıklarını gösteriyor. Bir dakika, herkes pozitif geri bildirim istemez mi? Aslında cevap hayır olacak. Daha deneyimli freelance tasarımcılar, negatif geri bildirimleri, mükemmel işler çıkarmanın anahtarı olarak görüyorlar.
Ayrıca unutmamak lazım. İnsanlar, negatif geri bildirimleri, pozitif olanlara göre daha net hatırlıyorlar. Buna “olumsuzluk önyargısı” deniyor ve hepimizde bu var. İnsanların söylediği bütün güzel şeyleri unutup, bütün kötü eleştirileri hatırlamamızın sebebi bu.
Çözüm: Negatif geri bildirimle başa çıkmanın en güzel yolu; onu aramaktır. Eğer tasarımcıysanız, isteseniz de istemeseniz de insanlar çalışmalarınıza yorum yapacaklardır. İstemediğiniz halde yorum yapıldığı zaman, savunmaya geçmeye ve söylediklerini duymamaya daha yatkın oluyorsunuz. İnsanlardan geri bildirim isterseniz, beyniniz söylemek zorunda oldukları şeyleri dinlemeye izin veriyor.
3. Sizin Dışınızda Herkes Sizden İyiymiş Gibi Hissetmek
Problem: Bütün gün ordan oraya atlayıp ilham kaynağı arıyorsunuz. İnsanların tasarımlarına bakıyorsunuz ama daha iyi tasarımlar gördükçe kendinizi daha kötü hissediyorsunuz. “Nasıl herkes bu kadar yetenekli olabilir?”, “Ben nasıl bu kadar güzel tasarımlar yapacağım?”
Neler Oluyor: Bu durumu “sosyal karşılaştırma teorisi” ile açıklayabiliriz. Bu teori, işinizi başkalarının işleriyle karşılama şeklini tartışıyor. “Üstünlük karşılaştırması” denen şey; kendinizi daha yetenekli, daha deneyimli ve daha ünlü insanlarla karşılaştırmanıza deniyor. Eğer yaptığınız işi, dünyanın en güzel işiyle kıyaslarsanız, çalışmanızdan asla tatmin olamazsınız.
Bu olaya verilecek en güzel örnek: Bronz madalya alan sporcuların, gümüş alanlara göre daha mutlu olmalarıyla ilgili olan çalışmadır. Neden? Bu kendilerini kimlerle kıyasladıklarıyla ilgili. Gümüş madalya alan sporcular kendilerini altın madalya alan sporcularla karşılaştırıp “ikinci en iyi” kounmuna düşüyorlar. Bronz alanlar ise kendilerini madalyayı kaçıran sporcularla karşılaştırdıkları için daha mutlu oluyorlar.
Çözüm: Üstünlük karşılaştırması olayını bir kenara bırakın ve artık kendinizi sizden daha deneyimsiz insanlarla kıyaslayın. Bunu yapmanın en güzel yolu akıl hocalığı tipi bir şeyler yapmak. Yani insanlara, sizden daha iyi freelance tasarımcılar olabileceklerini anlatın.
Aslında, siz en iyisi kendinizi kimseyle kıyaslamayın. Şu ilham aldığınız çalışmaları incelemeye biraz ara verirseniz kendi projenizle ilgili daha iyi hissedersiniz.
4. Tasarımınızın Berbat Bir Şekilde Başarısız Olduğunu Görmek
Problem: Bir tasarıma günler, haftalar hatta belki de aylar harcadınız ve sonunda, deneme zamanı. Kabuslarınız gerçek oluyor ve tasarımınız başarısız oluyor. Belki denemeye alan insanlar onu anlamadı. Belki de siz onu yayına aldığınız zaman bütün önemli değerler kötüye gitti. İnsanlar web sitenizi kullanmayı bıraktı. Tasarımınız başarısız oldu ve siz kendinizi korkunç hissediyorsunuz.
Neler Oluyor: Bu tip yenilgiler acıtabilir çünkü bunlar, benliğinize direkt tehtid oluşturuyorlar.”İyi bir tasarımcı olduğumu sanıyordum! Tasarımım nasıl başarısız olabilir? Belki de sandığım kadar iyi değilimdir.”
Çözüm: Sakın kaçmayın ve insanları suçlamayın. Bunlar tabii ki kendinizi savunmak için farkında olmadan yapacağınız şeyler ama size bir yararı olmayacaktır. Yapcabileceğiniz en iyi şey yaşadıklarınızı yazmaktır. Gördüğünüz şeyleri, olanları ve duygularınızı yazın. Bu duygularınızı yatıştırır, kaslarınızı rahatlatır hatta baş ağrınızı bile dindirebilir. Bu gerçekten kötü bir olayı güzel bir deneyime çevirmenin en etkili yoludur.
İşine tutkuyla bağlı olan bütün tasarımcılar mükemmel işler çıkarmak için yaşarlar. Yeni bir projeye başlarken hepimizin aynı kaygıları hissetmemizin sebebi de bu. Bu yaratıcı süreçte inişlerin ve çıkışların psikolojik etkilerini yönetmek, tasarımcı olmanın önemli bir parçasıdır. Bu tasarım okullarında öğrenebileceğiniz türden bir şey değil. Yani bir daha strese girdiğinizde buradaki basamakları uygulamaya çalışın. Sakinleşmenize yardımcı olacaklardır.
Yetenek Dediğin Çabanın Vücut Bulmuş Halidir
Çevrenizdeki yetenekli insanlara bakın. Hepsinin bir ortak noktası olduğunu göreceksiniz: Çok çaba sarf etmek.
Amerikalı yazar Geoff Colvin New York Times en çok satanlar listesindeki Yetenek Dediğin Nedir Ki? adlı kitabına şu cümleyle başlar:
Üstün performans, şimdi her zamankinden daha değerli. Peki, acaba gerçek kaynağı ne?
İşin Sırrı bölümünün yukarıda gördüğünüz ilk sorusu aklımıza yeteneğin hemen tanrı vergisi bir nimet, yalnızca seçilmiş bir kaç kişiye sunulmuş özel bir hediye olduğunu getiriyor. Çevremizde farklı yeteneklerde olan kişilerin olağan üstü şeyler yaparken bizi şaşırtmaları, sanki o özelliklerin kendiliğinden sahip oldukları değerler olduğu izlenimini veriyor. Çünkü onları yalnızca yeteneklerini sergilerken gözlemleyebiliyoruz. O yeteneklere sahip olmalarını sağlayan çabayı sarf ederken değil.
Alanında yetkin insanlar üzerinde yapılan dikkatli gözlemlerde bu özelliklerin tanrı vergisi olmadığını, uzun, yorucu, sıkıcı, rutin ve bitmek bilmeyen çabanın ürünü olduğu fark edilmiş. Yeteneklerin ortak yanı, sahip olma bedelinin yüksek olması ancak herkes tarafından da ulaşılabilir olmasıdır.
Kitapta alanında dünyanın en iyi sporcularının, virtüözlerin, yazarların ve oyuncuların olduğu tanınmış yeteneklerin yaşamlarından kesitler sunarak muhteşem performanslarını günlük hayatlarında nasıl birer yetkinlik madencisi gibi çalıştıklarını ve kendilerine yatırım yaptıklarını göreceksiniz.
BulutPress® ekibi olarak bizler, yeteneğin çaba ile elde edilen bir özellik olduğunun farkındayız. Türkiye çapında bağımsız iş ortaklarımıza ilham vererek, onların müşterileri için değerli ürünler meydana getirmelerini de tanrı vergisi bir özellikle değil ancak yoğun emek ile mümkün olabildiğini anlatıyoruz. Değerli iş ortaklarımızla birlikte yeteneklerimizi geliştirerek yüksek profilli müşterilerimize, her zaman daha iyisini sunabilmek için sabırla, heyecanla çalışıyoruz.
Yetenek dediğiniz, sahip olması zor ama herkes tarafından ulaşılabilir kıymettir.
Tasarım Endüstrisinde Stresi Anlama ve Başa Çıkma
İster bir web tasarım ajansında çalışıyor olun, ister bir marka projesinde freelance olarak serbest çalışıyor olun, lansman tarihi yaklaştıkça teslim tarihlerinin zorlanacağı, özetlerin değişebileceği ve müşteri taleplerinin artacağı neredeyse kesindir.
Ve "iletişime devam et", "empatik kal" ve "nazik ol" gibi ortak temalar mevcut iklim boyunca artsa da, duygu çok açık. Ancak bu, bu mesajların her zaman takip edileceği veya bireylerin üstesinden gelmeyi zor buldukları bir tür stres veya gerilimden kaçınacakları anlamına gelmez. Neden? Çünkü her insanın bir kırılma noktası vardır - bu insan doğasıdır.
Endişe etmek herkesin DNA'sının bir parçasıdır, dolayısıyla her sektör bu duygulara karşı hassastır çünkü bunlar hayatın her kesiminden insanlar tarafından yönetilir ve her birinin farklı sınırları vardır.
Marka endüstrisi de heyecan verici, baskıcı ve yaratıcıdır. Tüm bu unsurlar, işler düştüğünde genellikle oldukça duygusal tepkilere yol açabilir. Bu, karmaşık bir özetin şifresini çözerken kendinden şüphe duyan bir grafik tasarımcı veya gerçekçi son tarihler ve beklentileri müzakere etmek için zorlu müşterilerle irtibat kuran yaratıcı yönetmenler olabilir.
Çalışan deneyimi organizasyonu tarafından yayınlanan "işyeri stres anketini" derinlemesine inceleyen rapor, bu sektördeki bu anları hayata geçiriyor. Örneğin, medya ve pazarlama profesyonellerinin %85'inin genellikle iş stresi yaşadığını, yerel ve ulusal Hükümet (%92) ve telekomünikasyon (%88) endüstri açısından hemen önde olduğunu ortaya koyuyor.
Baskı altındayken bile empatik olmak
Belki de iyi bir başlangıç noktası, bu gezegende bu şeyleri her zaman doğru yapacak bir kişinin olmadığını anlamaktır. Ve sadece içinde bulundukları iş nedeniyle 7/24 "açılmaları" ve herhangi bir anda yaratıcı kalmaları beklenmemelidir.
Bu nedenle, daha önceki iletişim, empati ve nezaket mesajlarını tekrar gözden geçirmenin şimdi tam zamanı. Bunların her biri, stresli bir durumu, insanların nihai bir hedefe ulaşmak için birlikte çalıştıkları çok daha sakin bir atmosfere dönüştürmek için uzun bir yol kat edebilir.
Tabii ki, marka ortamında, her dönemeçteki proje zorluklarına rağmen son teslim tarihlerinde başarılı olan ve en iyi çalışmalarını 11. saatte üreten profesyoneller olacak. Ancak bu, herkes için norm olduğu anlamına gelmez.
Ve evet, buradaki zorluk, 'tasarımcılar stresin üstesinden nasıl gelebilir?' sorusunu yanıtlayacak sihirli değnek olmamasıdır. Ne yazık ki, bu hiçbir zaman tek bedene uyan bir çözüm değildir çünkü bir çalışanın yaşadığı duygular bir meslektaştan veya serbest çalışan bir arkadaştan tamamen farklı olabilir.
Ve sadece içinde bulundukları iş nedeniyle 7/24 "hazır olmaları" ve herhangi bir anda yaratıcı kalmaları beklenmemelidir.
Marka sektöründeki işlerin üst düzey sorumluluklarını düşünen bir kreatif direktörün odak noktası, departmanı yönetmek, birkaç eşzamanlı projeyi denetlemek, yeni iş kazançları elde etmek ve daha fazlası olacaktır. Buna karşılık, genç bir tasarımcının hedefleri muhtemelen becerileri bilemek, başkalarından öğrenmek, taslaklar üzerinde çalışmak ve belki de her şeyi doğru yapıp yapmadıkları konusunda endişelenmek etrafında toplanıyor.
Grafik tasarımın rolü hakkında düşünmek için biraz zaman ayıralım. Yaratıcı ama aynı zamanda tamamen öznel ve diğer birçok rolün aksine, genellikle kesin bir çözümü yok. Ve bu, her zaman gerçeklere veya kanıtlara dayanmayan geri bildirim gerektirdiği anlamına gelir.
Yaratıcı profesyoneller için stresi azaltmak için en iyi uygulama
İyi haber şu ki, endüstri stresi tamamen ortadan kaldıramasa da, işlerin olumlu yönde ilerlemesini sağlamak için zor durumları parçalara bölmenin (zor bir müşteriyle ilgilenmek veya sürekli değişen bir özet ile gelişmek gibi) yolları var.
Her şeyden önce, belirlenen zaman çerçevesi içinde nelerin teslim edilip edilemeyeceği konusunda gerçekçi kalmak ve son teslim tarihinin kaliteden taviz vermesine asla izin vermemek önemlidir. Ekip arkadaşları ve müşterinin kendisi ile bunun hakkında konuşmak, yalnızca beklentilerin en baştan belirlenmesine izin vermekle kalmaz, aynı zamanda ulaşılabilir çıktılarla dürüst bir diyaloğu memnuniyetle karşılama zeminini açar.
Bir brifing üzerinde anlaşmaya varıldığında, göze çarpan noktaları belirleyin. Üretilen her ne olursa olsun, elbette projenin hedeflerine cevap vermelidir, ancak - uzman olarak - daha iyi bir sonuç elde etmek için bazı şeylerin neden biraz değiştirildiğine dair bir cevaba sahip olmak da önemlidir. Profesyonel görüş önemlidir.
Bireysel projeler üstlenen bir serbest çalışan olsalar bile, asla tek bir kişinin sorumluluğu olmamalıdır. Paydaşlar, özellikle tam bir revizyona girişmek söz konusu olduğunda, bir marka projesinde çok önemlidir. Atölye çalışmaları, sürekli iletişim ve düzenli temas noktaları, bir profesyonelin işin neyle ilgili olduğunu gerçekten derinlemesine öğrenmesine ve daha iyi bir özetten çalışmasına yardımcı olabilir.
Bu noktada, işlerin her zaman ilk seferde gerçekleştirilemeyeceğini not etmek önemlidir - rüya olsa da! Burada kilit nokta, bir projenin bir müşterinin görüşünden kreatifin sonucuna nasıl çevrilebileceğidir. Ve bu, orijinal fikri not etmek ve daha sonra daha güçlü bir nihai sonuç elde etmek için onu değiştirme veya başka görüşler alma olasılığıyla birlikte ona geri dönmek anlamına gelebilir. Tasarımcıların stresle başa çıkmak için İzleyeceği yöntemleri anlattık. Müşteri yorumarı sayfamızda siz de düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.